GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA

 

Güveni kötüye kullanma suçu, bir kişinin başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde
kullanmak üzere teslim aldığı mal üzerinde, kendisinin veya
başkasının yararına olarak, amacının dışında tasarrufta bulunma anlamına gelir.

Türk Ceza Kanunu‘na göre, güveni kötüye kullanma suçu, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılabilir.

 

Sonuç olarak, güveni kötüye kullanma suçu, insanların güven duyduğu kişilerin güvenini sarsan ve kamu veya özel kaynakların kötüye kullanılmasına neden olan bir suçtur. Bu suçun önlenmesi için, toplumun tüm kesimlerinin işbirliği yapması ve şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin benimsenmesi gerekmektedir.

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

Güveni kötüye kullanma suçu şikayete bağlı bir suçtur ama nitelikli hali re’sen kovuşturulur.

Madde 155- (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Emsal Yargıtay Kararı

YARGITAY BAŞKANLIĞI6. Ceza Dairesi 2021/3807 E. , 2021/20348 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ: Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM: Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve
elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul
ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1-Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; sanığın suç tarihinde müştekinin yetkili olduğu … İletişim adlı
işyerinde müdür olarak çalıştığı, olay günü iş yerinde bulunan 31 adet telefon ve 6945 TL parayı
çaldığının anlaşıldığı olayda; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 155/2. maddesinde belirtilen güveni
kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde uygulama yapılması,
2-Eyleminin TCK’nın 155/2. maddesine uyduğunun kabulü halinde hükümden sonra 24/10/2019
tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı
CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı
TCK’nın 155/2. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına
alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman
yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan
kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik
CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma
işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun yeniden
değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün
açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak
BOZULMASINA, 27/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YARGITAY BAŞKANLIĞI

11. Ceza Dairesi 2021/13079 E. , 2021/13183 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ: Dolandırıcılık
Sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı
CMK’nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma
bürosuna tevdi edildiği ancak uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilama konu TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen güveni
kötüye kullanma suçunun 6763 sayılı Kanun ile CMK’nin 253. maddesinde yapılan değişiklikle uzlaşma
kapsamına alınmış olması nedeniyle, uyarlama yargılaması yapılarak sonucuna göre tekerrür
hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, aynı suç
işleme kararı kapsamında katılandan farklı gerekçelerle ve farklı tarihlerde iki defa menfaat temin eden
sanık hakkında TCK’nin 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin
gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen
hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin
değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde
belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık
müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan
hükmün ONANMASINA, 22.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

YARGITAY BAŞKANLIĞI
11. Ceza Dairesi 2021/42064 E. , 2021/13966 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ: Güveni kötüye kullanma
Sanığa atılı güveni kötüye kullanma suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı
CMK.nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın
uzlaşma bürosuna tevdii edildiği ancak; uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;

Suç tarihinin, ihtarnamenin tebliğ edildiği 05.06.2009 tarihinden itibaren ihtarnamede belirtilen 60 ve 5
günlük sürelerin bittiği 10.08.2009 olmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında “2009” şeklinde eksik
yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak kabul edilmiştir.

Sanığın suç tarihi itibari ile yetkilisi olduğu …. Ltd. Şirketi ile katılan … Finansal Kiralama A.O.
arasında … 24. Noterliği’nin 21/02/2007 tarih ve 8342 yevmiye numarasıyla finansal kiralama
sözleşmesinin imzalandığı, sanığın şirket temsilcisi ayrıca müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla
yer aldığı, bu kiralama sözleşmesi uyarınca 1 adet kumaş kesme makinesi ve ekipmanlarının teslim
edildiği, sanığın kira bedelini ödememesi nedeniyle katılan şirket tarafından finansal kiralama
sözleşmesinin feshedilmesine rağmen sanığın söz konusu iş makinalarını teslim etmeyerek güveni
kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; finansal kiralama sözleşmesinin tarafı
konumunda bulunan sanığın kira konusu iş makinalarını ticari bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde
kiralamış olduğunun anlaşılması karşısında; eylemin, 5237 sayılı TCK’nin 155/2. maddesinde
düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, suç vasfında
hataya düşülmek suretiyle eylemin 5237 sayılı TCK’nin 155/1 maddesini oluşturduğu ve zamanaşımının
dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden

5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca
hükmün BOZULMASINA, 28.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

https://kenanuysal.av.tr/2023-ceza-davalari-ucretleri/