KASTEN ÖLDÜRME SUÇU
Kasten öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu‘nun (TCK) 81. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, bir kişinin başka bir kişiyi kasıtlı olarak öldürmesi anlamına gelir. Kasten öldürme suçu, insan hayatının en temel hakkı olan yaşama hakkına yönelik bir saldırıdır ve en ağır suçlardan biridir.
Kasten öldürme suçu, bir kişinin diğer bir kişiyi öldürmek için kasıtlı olarak hareket ettiği durumlarda işlenir. Kasıt, kişinin bir başkasını öldürmek için bilinçli ve isteyerek eylemde bulunması anlamına gelir. Örneğin, bir kişinin bir başkasına silahla ateş etmesi veya bir kişiyi bıçaklayarak öldürmesi, kasten öldürme suçu olarak değerlendirilir.
TCK’nın 81. maddesi uyarınca, kasten öldürme suçu işleyen kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, ömür boyu hapis cezası anlamına gelir ve ceza infaz kurumunda tamamlanır. Ancak, bazı durumlarda ceza, iyi hal indirimi gibi nedenlerle indirilebilir.
Kasten öldürme suçu, toplumsal barışa zarar veren ve ailenin en büyük acılarından biri olan bir suçtur. Bu suç, adaletin sağlanması için ciddi bir şekilde ele alınmalı ve suç işleyen kişi yargılanmalıdır. Ayrıca, suç mağduru yakınlarının da hukuki süreçte haklarının korunması ve cezalandırmanın en üst düzeyde olması için adli destek alması önerilir.
Sonuç olarak, kasten öldürme suçu, insan hayatına yönelik en ağır saldırılardan biridir ve Türk Ceza Kanunu tarafından ağır cezalara tabidir. Bu nedenle, bu suçun ciddiyeti ve sonuçlarına dair farkındalığın artırılması önemlidir ve mağdurların yasal haklarının korunması için adli destek almaları önerilir.
https://kenanuysal.av.tr/2023-ceza-davalari-ucretleri/
KASTEN ÖLDÜRME SUÇU
Kasten öldürme suçu Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesin’de düzenlenmiştir. Bu suç, bir kişinin başka bir kişiyi öldürmeyi amaçlayarak veya öldürme sonucunu bilerek yapması olarak tanımlanır. TCK m.81’e göre “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Türk hukukunda, kasten öldürme suçunun işlenmesi durumunda, mağdurun ailesi veya mirasçıları da dava açabilir.
Kasten öldürme suçunun işlenmesi, toplumda ciddi bir endişe ve kaygıya yol açar ve adaletin sağlanması için hukukun titiz bir şekilde uygulanması gereklidir. Bu nedenle, kasten öldürme suçunun işlenmesi durumunda, yargı organlarının suçluyu cezalandırması ve mağdurun ailesinin haklarının korunması önemlidir.
Kasten öldürme
Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
“Öldüren” sözcüğünün içerisinde davranış, nedensellik ve sonuç mevcuttur.
Nitelikli haller
Madde 82- (1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) (Ek:29/6/2005 – 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Korunan değer: yaşam hakkı. Çünkü yaşam hakkı, diğer hakların ön koşuludur. Dokunulamaz, devredilemez, kişinin vazgeçemeyeceği, doğal bir haktır. Uluslararası sözleşmelerde ve bildirgelerde de güvence altına alınır. AİHS’de ve AİHM kararlarında da görülür. 2002 tarihinde İngiltere ile ilgili verilen bir kararda, ötanazinin de yasaklandığı görülür.
Suçun tipiklik unsuru bakımından:
Fail: Bu suçun faili bir özellik taşımaz. Suçu herkes işleyebilir. Ancak belli kişiler işlediği zaman suçun nitelikli biçimi
ortaya çıkar. Fail bir sıfat taşıdığı zaman “özgü fail” olur.
Mağdur: Öldürülen insandır. Akrabaları da “zarar gören” sayılır.
“Devlete Karşı Suçlar” bölümünde AY 10 CB’yi öldürme suçunu düzenler. Böyle bir düzenlemeye ayrıca gerek yoktur çünkü TCK 82/1/(g)’de buna ilişkin bir düzenleme mevcuttur. Öte yandan, suç mağdurunun alt soy-üst soy-kardeş gibi CB’nin öldürülmesi de “özgü suç” kategorisinde sayılır.
Suçun maddi konusu: yaşayan başka bir insandır. Ana rahmindeki cenin ve cesetler bu anlamda mağdur sayılmaz. Bir insanın kişi sayılmaya başlandığı an bakımından MK 28 uyarınca, doğumun tamamlanması üzerine önceden cenin olan bu varlığa karşı da suçun işlenmesi mümkün olacaktır. Doğumun tamamlanmasının gerektiğini iddia edenlerin yanı sıra doğumun başlaması anından itibaren de suçun işlenebileceğini ileri sürenler var. Doğumun ne zaman başladığını tespit etmek çok zor. “ana rahminden ayrıldıktan sonra bağımsız yaşayabilen” varlığın kişilik kazandığını kabul etmek gerekir. Bu bakımdan tartışmaların önemi şu noktada ortaya çıkar: Çocuk anneden ayrılmadan önce yapılan müdahaleler
“çocuk düşürtme” suçuna sebebiyet verebilir. Kişiliğin kazanılması için anneden çocuğun ayrılması şart!
a. Ölüye karşı bu suçların işlenemeyeceği belirtildiği üzere, ölümün ne zaman gerçekleştiğinin de tespiti önemlidir. Bu konuda biyolojik ölüm bakımından, kişinin merkezi sisteminin yanı sıra, solunum ve kan dolaşımının da durması veya bir diğer kısım yazarlarca yalnızca beyin ölümünün yeterli olduğu şeklinde görüşler var. Organ Hukuku Yönetmeliğinde cesetten organ naklinin ancak beyin ölümü gerçekleşmesi halinde yapılması gerektiği belirtilmiş olduğu için beyin ölümü ağır basar. Uygulamada karşımıza çıkmaz. Bu suçun ölmüş bir insana karşı işlenmesi mümkün değildir. Ne kadar kasıtlı olursa olsun “işlenemez suç”tur.
b. Başka bir insanın hayatı söz konusu olmalıdır. Yani intiharın faili de mağduru da kişinin kendisi olduğu takdirde insan öldürme suçu söz konusu olmaz.
Eylem: davranış açısından bakıldığında suç, serbest davranışlı bir suçtur; ölüm sonucunu doğuran her davranış suç kalıbı içerisine girebilir yeter ki o sonuç doğsun. Bu sebeple aracın önemi yoktur. Manevi araçlar ile de suçun işlenmesi mümkündür. Her halükarda “elverişli araç” olması gerekir yoksa yaralama veya öldürmeye teşebbüs ölçüsünde kalabilir.
Yaralama ile insan öldürmeye teşebbüs arasındaki farkın ölçütleri geliştirilmiştir.
c. Sonuç: ölüm.
d. Nedensellik bağı: ölüm, failin davranışının sonucu olmak gerekir. Nedensellik bağını tespit etmenin kolay olmadığı konularda ortaya birçok görüş çıkmıştır. En önemli görüş “objektif isnadiyet/yüklenebilirlik” görüşüdür.
Nedensellik kavramı uygar dünyanın kavramıdır. Failin davranışı, objektif olarak o sonuca neden oluyorsa sonuç
failin eseridir, cezai sorumluluğu doğar
Manevi unsur: kasıtla yani bilinçle ve özgür irade ile işlenir. Doğrudan (birinci derecede – ikinci derecede) veya olası kasıt
olabilir. Sapma (nedensellik bağında) veya hata halinde başkasını öldürmek isterken amcasını öldüren kişi bakımından nitelikli insan öldürme olmaz çünkü objektif olarak yükletilebilirlik söz konusu değildir. Burada öldürmeye teşebbüs kavramı karşımıza çıkar. Yargıtay, insan öldürmeye teşebbüs ile yaralamayı birbirinden ayırt etmek üzere bazı ölçütler belirlemiştir:
Fail ile mağdur arasında geçmiş bir bağlantı/ilişki
Failin kullandığı araç/kullanma biçimi
Darbe sayısı
Darbelerin yöneltildiği vücut bölgesi
Failin davranışlarına kendiliğinden mi başka türlü mü son verdiği
Olay sırasında sarf edilen sözler
Dosya incelendiğinde, bu etkenlerden bir tanesinin incelenmesinde dahi ihmal varsa Yargıtay’ın kararı bozması gerekir.
Yine, bunlardan birine/birkaçına ağırlık verilmesinin sebebi gerekçede belirtilmeli. Fakat aksine, uygulamada Yargıtay,
hatalı olarak İDM gibi karar veriyor. Yargıtay’ın duruşma yapmaması sebebiyle İDM gibi delilleri, tarafları, olayı değerlendirerek suçun ne olduğuna karar vermesi hakkaniyete uygun sonuçlar doğurmaz.Tipe uygun eylem gerçekleştiği anda “hukuka aykırılık karinesi” (çürütülebilir) gerçekleşir. Hukuka aykırılığın çürütülmesi, tipe uygunluk durumunu ortadan kaldırmaz. Yalnızca onun hukuka aykırı olmadığını ortaya koyar. Ör. Meşru müdafaa. Yaşam hakkının ihlal edilmesi bazı hallerde hukuka uygun şekilde gerçekleşebilir. Yasal bir görevin ifası ve bir hakkın kullanılması gibi. Bu görevin ifası esnasında yasal sınırların dışına çıkılması halinde TCK 27’nin uygulanması söz konusu olur.
“Yasal savunma” ile ilgili bazı konularda uygulamada günleme gelen bazı hususlar (koşul bazında değerlendirilmeli):
Haksız tahrik (TCK 29)
Sınırın aşılması (TCK 27/1) – sınırın nasıl aşıldığı üzerinde de durulmalıdır.
Korku, heyecan ve telaşa kapılarak sınırları aşmak – TCK 27/2 (kusurluluğu ortadan kaldıran durum) hukuka uygunluk nedeni değil; mazeret nedenidir. Kusursuz olduğu için suç varlığını sürdürür ama fail de mağdur görüldüğü için ceza verilmez. Burada beraat kararı yok; suç var fakat ceza verilmiyor. Mazeret nedenleri ile hukuka uygunluk nedenleri arasındaki fark budur. Hukuk düzeni mazeret halini hukuka uygun görmüyor ama faili mağdur görüyor. Yalnızca ceza vermeyi önleyebilen bir nedendir. Fail bağışlanmaz fakat mağdur görülür. Beraat ve hukuka uygunluk söz konusu değil. Bu hüküm genellikle terör suçlarında gündeme gelir.
Yanılgı kusurluluğu kaldırır fakat hukuka aykırılığı kaldırmaz. Öldürülmek istenen kişi ile öldürülen kişinin her ikisinin de yaşam değeri birbirine eşittir. (TCK 30)
Sapma beceriksizlik! Rıza Ötanazi = iyi ölüm bazı sıkı koşullarda izin veren hukuk sistemleri mevcut. Ötanazi Türk hukukunda yasaktır ve insan öldürme sayılır. Bu kural tıbbi ontoloji nizamnamesinde belirtilmiştir.
Uygulama ve doğrultusunda geliştirilen öğretide, 3 tür ötanaziden bahsedilir:
1. Etkin(aktif) ötanazi: hastanın bilinçli olarak isteği doğrultusunda gerçekleştirilen ötanazi.
2. Dolaylı ötanazi: doktorun takdiri doğrultusunda gerçekleştirilen ötanazi. Örneğin zorunluluk durumu.
3. Edilgin (pasif) ötanazi: hastanın tedavisinin bırakılması yoluyla gerçekleştirilen ötanazi.
Yaşama karşı suçlarda rıza, en çok üzerinde durulacak konudur.
Suçun Nitelikli Halleri
Failin bu nedenleri bilerek ve kasten hareket etmiş olması gerekir. (bilinç ve irade)
Madde 82- (1) Kasten öldürme suçunun;a) Tasarlanarak, (pre)meditasyon = derin düşünme – plan kurma teorisi
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, ilki duygu dünyasına ilişkin, ikincisi işleniş şekliyle.
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle, bu haller zaten genel bir tehlike yaratmakta
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, bu kişilerin MK’ya göre mi belirlenmesi konusunda tartışma
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, savunmasız ve hazırlıksız olmaları ahlaki kötülüğü ve kınanabilirliği arttırır
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı, 2 tane yaşam hakkının ihlali söz konusu olduğu için.
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, nedensellik bağının kurulması şart! Görevin önceden yerine getirilmiş olması gerekir.
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, araç suç haline gelir.
i) (Ek:29/6/2005 – 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle, öç alma duygusu ve görev bilinci ile (nedensellik bağı içerisinde)
k) Töre saikiyle, görev bilinci ile. Bireysel namus anlayışla değil törenin biçtiği role uygun hareket etmeli. İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(b) Canavarca his (brutalite) veya eziyet çektirerek öldürme
(c) bendi hakkında en çok tartışılan konulardan biri nikahlı olmayan eşler bakımından oraya çıkar, MK bakımından eş olarak kabul edilebilir bir kişi ise bu bent uygulama alanı bulacaktır.
(d) Somut olaya göre kişinin beraber yaşadığı nikahsız partneri de eş sayılmalı.
(e) bendi bakımından kişinin kendini savunamayacak olması hali Yargıç tarafından değerlendirilir. Sürekli olması şart değildir. Uyku halinde bu suçun işlenmesi hakkında tartışmalar mevcuttur.
(f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesinde “doğrudan kasıt” söz konusu olur. Çocuk düşürtme suçu ile yan yana gelebilir. Bu noktada, failin anneyi de öldürmeyi isteyip istememesi belirleyicidir.
(g) Kamu görevlisinin kim olduğu Türk hukukunda ilgili mevzuatta belirtilmiştir. Tanık da geçici olarak kamu görevi yerine getirdiği için tanım içerisinde yer alır.
(h) Bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için örneğin gasp suçunu işlemek için öldürmek. Bu durumda 2 ayrı suç söz konusudur. Biri ana suç (gasp) biri ara suç (insan öldürme)dir.
(i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle örneğin zorla cinsel ilişki kurmaya çalışıp beceremeyince öldürmek.
(j) Kan gütme saikiyle Yargıtay: (i) bu öldürmeden önce bir olay + (ii) öç alma arzusu + (iii) kan hısımlığı bulunma şartı olmasa da kan gütme saikinin bulunması + (iv) ilk öldürme olayı ile ikinci olay arasında bir süre geçmesi ve
(v) geleneklerin etkisiyle işlenmesi.
(k) Törenin ne olduğunun, sınırlarının belirlenmesi gerekir. ilkel kabile döneminden kalma bir şey!! namus saikinin içeriğinin değiştirilmesi şarttır çünkü saik psikolojik bir nedendir. (kitapta var) namus kavramının töreyi de kapsayan bir üst kavram olduğu belirtiliyor.
Arkadan vurma, şerefi örseleyen bir kurum olarak kabul ediliyor (Batı’da). Bizdekinin tam tersi. Brutal (canavarca hisle) mevzusu bunla bağlantılı.
Bütün Avrupa’da birbirleriyle evlenmesi mümkün olmayanların arasındaki cinsel ilişki ayrı bir suç olarak düzenlenmiş olmasına rağmen Türkiye’de bu şekilde bir düzenleme söz konusu değildir.
Kusurluluk
Klasik nedenler söz konudur. (akıl hastalığı, ehliyetsizlik vb.) kusuru azaltan neden olarak haksız tahrik söz konusu olabilir. Zorunluluk durumu söz konusu olabilir (fail mağdur görülüyor ve cezalandırılmıyor – kusursuz suç var ama kusursuz ceza olmaz).
Teşebbüs
Hedefin ötesine geçilmesi halinde “sonucu nedeniyle ağırlaşan” suç söz konusu olur. Teşebbüs halinde ise hedefe ulaşılamamaktadır. Kasıt kavramı bakımından tereddüt çıkaran durumlar söz konusu olabilir. (Yaralamayı mı öldürmeyi mi istedi?) İcrai davranış mevcut değilse teşebbüs de söz konusu olmaz. Teşebbüs bakımından sorun, failin öldürmek için mi yaralamak için mi fiili gerçekleştirdiği (kast) noktasında ortaya çıkar. Olası kasıt da teşebbüs bakımından söz konusu olabilir. “ölürse ölsün” diyerek de teşebbüs meydana gelebilir! fiilin gerçekleştirilmesinde olası kast söz konusudur.
Bu sorun bakımından bazı ölçütler geliştirilmiştir: fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı husumet olup olmadığı/ilişki, failin kullandığı araç, darbelerin yöneldiği bölge, ölene yönelik darbe sayısı ve şiddeti, failin kendiliğinden mi davranışı bıraktığı yoksa başka bir engel sebebiyle mi, failin suç aygıtını kullanma biçimi, olay öncesi ve sonrası failin mağdurla karşılıklı sarf ettikleri sözler ve davranışlar gibi.
Yansıma biçimleri açısından bu suç “birlikte failler” ile işlenebileceği gibi başka türlü de işlenebilir. Birlikte faillerden hangisinin fiili sonucunda kişinin öldüğü bilinmiyor ise ne olacağı önemli bir sorudur. Yeni TCK anlayışına göre şüphelilerin hepsi cezalandırılmalıdır “fonksiyonel egemenlik” görüşüne dayanır. Hepsinin işlevi öldürme ve atış alanı içerisinde yer almaları sebebiyle fonksiyonel egemenlik söz konusu olur ve şüphelilerin tümü cezalandırılmalıdır. Failin kim olduğunun belirlenemediği böyle bir durumda herkes cezalandırılır fakat cezada indirim yapılır idi, eski yasaya göre.
Yeni TCK’da faillik kavramı tamamen değiştiği için işlevsel egemenlik gereğince hepsinin cezalandırılması gerekir.
İştirak söz konusu olabilir. Dolaylı fail bulunması halinde suçu işleyen bu kişi cezayı alır.
Aynı kişiyi öldürmek isteyen farklı kişilerin birbirinden haberdar olmaması hali “yan yana faillik” olarak adlandırılır.
Bunlardan hangisinin öldürme sonucunu doğurduğu belli olmazsa bu kişilerden her ikisi de teşebbüsten yararlanır çünkü “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi söz konusu olacaktır!
Azmettirme de söz konusu olabilir. Yardım eden de olabilir, bu da mümkündür. İştirak konusunda hep insan öldürme örnek gösterilir çünkü insan öldürme iştirakin her biçimine elverişli bir suçtur.
Yakınların öldürülmesi bakımından kasıt kavramının incelenmesi gerekebilir: kişide yanılgı yoluyla kasıtsız şekilde bir yakının öldürülmesi halinde normal bir öldürme suçu söz konusu olur. Kast, suçun unsurlarını bilmektir.
Zincirleme suç meydana gelebilir fakat zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Kanun’da açıkça yasaklanmıştır. Bu sebeple, ne kadar insan öldürülmüşse o kadar suç ortaya çıkar. Her suç bağımsızlığını korur ve bu şekilde cezalandırılır.
Kovuşturma ve Yaptırım
İnsan öldürme, kendiliğinden kovuşturulan bir suçtur. Nitelikli suç olduğu zaman ağırlaştırılmış müebbet verilir. En ağır suçlar olduğu için müebbet hapis ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları öngörülmüştür.
YARGITAY BAŞKANLIĞI
1. Ceza Dairesi 2021/8180 E. , 2021/15281 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ :Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : 1)… 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/07/2020
tarih 2020/184 Esas, 2020/142 Karar sayılı kararı ile; Sanık … hakkında maktul …’ye yönelik nitelikli
kasten öldürme suçundan TCK’nin 82/1-d, 62/1, 53/1, 54. maddeleri gereğince müebbet hapis
cezasına mahkumiyetine ve hak yoksunluğuna dair karar.
2)… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 22/01/2021 tarih 2020/997 Esas, 2021/89 Karar sayılı
“istinaf başvurularının esastan reddine” dair karar.
TÜRK MİLLETİ ADINA
… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 22/01/2021 tarih ve 2020/997 (E), 2021/89 (K) sayılı
kararının sanık müdafii ve katılanlar … ve … ile … vekili tarafından 5271 sayılı CMK’nin 291.
maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanık hakkında ilk derece mahkemesince hükmolunan hapis cezasının 5 yılın üzerinde olması nedeniyle
5271 sayılı CMK’nin 286/2-a maddesi gereğince kararın temyizi kabil olduğu belirlenerek yapılan
incelemede;
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesi ile değişik 5271 sayılı
CMK’nin 299. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin dosya üzerinden yapılması uygun görülmekle;
… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 22/01/2021 tarih ve 2020/997 (E), 2021/89 (K) sayılı
“istinaf başvurularının esastan reddine” dair kararının tüm dosya kapsamına göre hukuka uygun olduğu
anlaşıldığından; sanık müdafiinin; eksik inceleme ile karar verildiğine, sübuta, katılanlar vekilinin;
takdiri indirim maddesinin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz
sebeplerinin reddine, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi gereğince, isteme uygun olarak TEMYİZ
İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA, Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarı
ile tutuklulukta kaldığı süre dikkate alınarak, sanık müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun’un 8.
maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 304/1. maddesi gereğince “… 4. Ağır Ceza Mahkemesine,
Yargıtay ilamının bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 23/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY BAŞKANLIĞI
1. Ceza Dairesi 2021/8010 E. , 2021/15254 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR: Kasten öldürme, silahla tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet
HÜKÜMLER:1) … 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/12/2019 tarih ve 2019/138 (E), 2019/451 (K) sayılı;
a) Maktul …’e yönelik kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nin 81/1, 62/1, 53, 63 maddeleri
uyarınca 25 yıl hapis cezası,
b) 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan 6136 sayılı Kanun’un 13/1, TCK’nin 62/1, 52/2-4, 53
maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 1.000 TL adli para cezası,
c) Katılan …’a yönelik silahla tehdit suçundan TCK’nin 106/2-a, 62/1, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay
hapis cezası,
ç) Katılan …’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nin 116/1-4, 62/1, 53 maddeleri
uyarınca 10 ay hapis cezası ile mahkumiyetine,
2)… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 20/01/2021 tarih ve 2020/1427 (E), 2021/76 (K)
sayılı; Tüm hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair kararı.
TÜRK MİLLETİ ADINA
… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 20/01/2021 tarih ve 2020/1427 (E), 2021/76 (K) sayılı
kararının sanık müdafii tarafından 5271 sayılı CMK’nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz
edildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü;
1)Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet, konut dokunulmazlığının ihlali ve silahla tehdit
suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Hükmolunan cezaların miktarı ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK’nin 286/2-a maddesi uyarınca, ilk
derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları, miktarı ne olursa olsun adli para
cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının temyizi
mümkün olmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nin 298/1. maddesi uyarınca
isteme uygun olarak REDDİNE,
2) Sanık hakkında maktul …’e yönelik kasten öldürme suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz
sebeplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının beş yılın üzerinde olması nedeniyle bölge adliye mahkemesi
kararının 5271 sayılı CMK’nin 286/2-a maddesi uyarınca temyize tabi olduğu belirlenerek yapılan
incelemede;
… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 20/01/2021 tarih ve 2020/1427 (E), 2021/76 (K) sayılı
“istinaf başvurularının esastan reddine dair” hükmünün tüm dosya kapsamına göre hukuka uygun
olduğu anlaşıldığından; sanık müdafiinin; sübuta, eksik incelemeye, suç vasfına, haksız tahrike yönelen
ve yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi gereğince
isteme uygun olarak TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun’un 8.
05/09/2022 14:06 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1
YARGITAY BAŞKANLIĞI
maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 304/1. maddesi gereğince “… 31. Ağır Ceza Mahkemesine,
Yargıtay ilamının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.12.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.