HAKARET SUÇU

HAKARET SUÇU

Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek (“aşağılayacak”) nitelikte somut bir fiil veya olgu (“olay”) isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.  ihtilat = karşılaşma (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.  eşdeğer kabul ediliyor
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
3. fıkra nitelikli haller, 4. fıkra içtima. Cezalandırılabilirlik koşulları sınırlandırılmamış fakat m.127 ve 129’da hukuka aykırılık ile kusurluluk düzenlemeleri bulunuyor.
Korunan değer: şeref, dış şeref
Suçun unsurları
Fail: herkes tarafından işlenebilir. Ancak gerçek kişiler fail olabilir.
Basın yoluyla işlenirse Basın Yasası (objektif sorumluluk öngörür) söz konusu olur. Öncelikle eser sahibi, bulunamıyorsa yazı işleri müdürü, vs. cezalandırılır. Objektif sorumluluk çünkü kasıt kavramından uzaklaşıyor.
Mağdur: herkes olabilir. Kural olarak yaşayan insanlara karşı işlenir. Ancak kişilerin anılarına, hatıralarına karşı işlenirse m.130’da cezalandırılmıştır.
Kamu görevlisine karşı yerine getirdiği görev sebebiyle işlenirse ağırlaştırıcı sebeptir.
Tüzel kişinin mağdur olup olamayacağı tartışması bakımından hoca tüzel kişinin yöneticilerinin
mağduriyetini kabul etmektedir.
m.126’ya göre hakaret suçunda mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğundan tereddüt edilmeyecek ise hem adı
belirtilmiş hem de hakaret edilmiş sayılır denilerek karine getirilmiştir.
Mağdurun belirlenmesi
Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
Fiil: Bu bir soyut tehlike suçudur. Seçenekli hareketlerle işlenebilen suçtur. Hakaretin dış şerefi daha çok ihlal ettiğini unutmamak gerekir. sırf davranış suçudur. İstisnai olarak (mektup vb. ile) bu suç parçalanabilir. İhmali olarak işlenemez.
Suçun ihlal boyutu: şeref ve saygınlığı örselemesi gerekir. somut olay bazında yakınma mı aşağılama mı karar verilmeli. Bu bakımdan mağdur bakımından bakmak da lazım. Çok alıngan bir insan bakımından sövme niteliğini taşıyabilir. Mağdurun içinde yaşadığı topluluk da göz önünde bulundurulmalı.

İsnat aşağılayıcı bir isnat olmalı. Kişinin hem iç hem dış şerefini örseleyecek. Bu davranışların suç olup olmaması ülkelere ve bölgelere değişiklik gösterebilir (şaka olarak kabul edilmesi vs)
Fail, kişinin suç teşkil edecek nitelikte bir eylemi isnat eder. Geleceğe yönelik henüz işlenmemiş bir eylemin yüklenmesi sövme teşkil etmez. Eski yasaya göre hakaret boyutuna ulaşmamış, sövme boyutunda kalmış olur. Somut eylemin yükletilip yükletilmediği Yargıç tarafından takdir edilir; somut nitelik geçmişte gerçekleşmiş olmasından kaynaklanır.
Sadece “hırsızsın, hırsızlık yaptın” şeklinde bir isnat sövme niteliğinde olur; somut olarak “ayşenin evinde hırsızlık yaptın” fiilini yüklemek hakaret niteliğini taşır. (yeni yasada eşit kabul ediliyor?) Yükletilen eylemin gerçek dışı olmaması
gerekir. Bu noktada bölgenin gelenekleri önem arz eder.
Sövme bölgelere göre değişiklik gösterebilir fakat eylem isnadı taşımaz; yalnızca değer yargısı içerir. Yargıtay önüne sıkça gelen bir konu da bedduanın sövme olup olmadığıdır. Yargıtay’ın kamu görevlisine yapılan bir eleştiri/bedduanın sövme niteliğini taşıdığına yönelik sürekli içtihadı vardı. Sövmenin resimle, şekille vb. de gerçekleştirilmesi mümkündür.
Huzurda – yoklukta hakaret olmak üzere türleri vardır. Kişinin yüzüne karşı hakarette mağdurun duyabilecek durumda olması gerekir. Yoklukta hakaret halinde fail en az 3 kişi huzurunda bu suçu işlemiş olmalıdır. İsabetli bir düzenleme değildir. Duruma göre 1 tanık bile yargıcın karar vermesine yeterli olabilir. Huzurdaki hakaret bakımından, kişinin işitmese bile doğrudan doğruya öğrenebilecek konumda olması gerekir. Telefonla, iletişim araçları yoluyla vs. Yapılan hakaret de huzurunda hakaret olarak değerlendirilir. Basın yoluyla yapılan ise yoklukta hakaret sayılır. Yoklukta hakaret,
illa 3 kişinin aynı anda bulunduğu ortamda yapılmak zorunda değildir; ayrı ayrı 3ünün huzurunda yapılması yeterlidir.
Burada objektif bir cezalandırılabilme koşulu öngörülmüştür. Eylem oluşmuştur fakat 3 kişi olmadıkça cezalandırılabilir değildir. İhtilata tanık olanların yeterli zekâya sahip olmaması fark etmez, işitmeleri ile koşul gerçekleşmiş olur.
Suçun manevi ögesi: kasıtlı suçtur. Doğrudan – dolaylı olabilir. Tasarlama mümkün değildir. Hareketin objektif olarak, o çevrede hareket niteliğini taşıdığının bilinci yeterlidir.
Hukuka aykırılık unsuru özellik taşımaz. Meşru savunma söz konusu olmaz. AİHM kararları ışığında, şeref değerinin insan yaşamı kadar önemli olması söz konusu olabilir. Bu bakımdan şeref değerinin insan yaşamı kadar vazgeçilmez olduğu söylenebilir. Bu nedenle tasarruf edilebilecek haklardan olmadığı ve rızanın hukuka uygunluk sebebi olmayacağı söylenebilir.
Hukuka aykırılık ögesini kaldıran en önemli nokta iddia ve savunma müesseseleri bakımından karşımıza çıkar (hakkın kullanımı). Yasa koyucu, m. 128’deki düzenlemeyi AY 74’te yer alan ‘dilekçe hakkı’nın sonucu olarak yapmıştır.

İddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde (“sövme”) bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

hukuka uygunluk sebebi ise
Öfke ve gazap irade yeteneğini etkilediği için TCK 29 ya da hakkın kullanılmasında aşırıya gidilmesi durumunda hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması (TCK 27/1) söz konusu olur.
Eleştiri hakkı da hukuka uygunluk sebeplerinden birisidir. Eleştiri hakkı, olayla ilgili, hakaret boyutuna dönüşmemiş sözler için geçerlidir. Bir suçu ihbar etmekle kendini görevli sayan gazeteci veya yurttaşın hakkı da korunmalıdır. Bunun dışında basın özgürlüğü kapsamında haber verme hakkı da hukuka uygunluk sebebidir. (güncel olmalı, kamu yararı bulunmalı, ölçülülük şartı sağlanmalı)
İsnadın ispatı yalnızca hakaret suçuna özgü bir hukuka uygunluk nedenidir. AY 39’da bu hak yalnızca kamu görevlileri bakımından düzenlenmişti. Konusu suç teşkil etmeyen isnatlarda, ispat isteminin kabulü için iki halden birinin gerçekleşmiş olması gerekir:
– Kamu yararı ya da
– Hakarete uğrayan karşı taraftan ispat istemesi/ispata razı olması
İsnadın ispatı
Madde 127- (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle
hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.
Mahkumiyet kararı kesinleşmiş olmalıdır. Başka mahkeme önündeki dava bekletici sorun yapılmasını gerektirir.
Suçun nitelikli halleri:
kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu işleme (sövme ya da olay isnadı şeklinde olabilir) görevle arasında nedensellik bağı bulunmalı.
suçun dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce/kanaatlerin değiştirilmesi/uygulanması/dile getirilmesi vb. sebebiyle  hem inanç özgürlüğü hem şerefi korunur.
Kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerinden hareketle.  hem şerefi hem inanç özgürlüğünü koruyor
Alenen işleme
Kusurluluk: m. 129, haksız tahrik maddesinin özel bir biçimidir.
Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Bu koşulların dışında kalan hallerde genel nitelikteki m.29 haksız tahrik hükmü uygulanır. Haksız fiil mutlaka hakaret edene karşı işlenmiş olabilir. Başka birine karşı gerçekleştirilmesi halinde m.29 uygulanabilir. Yaralama da aynı şekilde. 3. Fıkra bakımından takdir yetkisi vardır.
Kişinin makul derecede yakınlarına karşı hakaret edilmiş olması halinde de hem hakaret edilenin hem de buna karşılık hakaret suçunu işleyen failin şerefi aşağılanmış olacağı için Madde 129 uygulama alanı bulabilir.
Yansıma biçimleri
Kural olarak teşebbüse elverişli değil fakat mektupla, yazıyla işlendiğinde olur. Her türlü şekilde iştirak edilebilir.
İçtimanın çeşitli şekilleri söz konusu olabilir. Gerçek, zincirleme, fikri. Belli bir topluluğa yönelik olması halinde aynı neviden fikri içtima hükmü uygulanır.
Kovuşturma
Şikayete bağlı suçlardandır. M.253’deki uzlaşma hükümleri uygulanır. İstisnası kamu görevlilerine karşı
görevlerinden dolayı işlenmesi bakımından söz konusudur çünkü burada 2 değer korunur: devlet değeri ve kişi değeri.

KİŞİNİN HATIRASINA HAKARET SUÇU
Kişinin hatırasına hakaret
Madde 130- (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla
kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.
(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Tartışma: korunan değer nedir? Ölenin yakınlarının saygı duygusu ve ölenin insanlık değerine saygı ögesinin korunduğunu iddia edenlere karşılık toplumsal ahlak açısından kök salmış değerlerin korunduğunu iddia edenler olmakla beraber bunları bir arada kabul etmek gerekir.
Maddi unsur: ölene yönelik isnadın hatıraya saygısızlık teşkil edecek derecede olması gerekir. suçun oluşumu için hakaretin yaşayan kişilerin bilgisine ulaşması gerekir. Bölgesel farklılıklar dikkate alınmalı.
Manevi unsur: Ancak kasıtlı olarak işlenebilir. Kişinin ölü olduğu konusunda bir yanılgı söz konusu ise kasıt unsuru ortadan kalkmış olur. 3 kişinin bulunması cezalandırılabilir olma şartı değil suçun bir unsuru yani kastın kapsamında yer alır.
Hukuka uygunluk nedenleri bakımından genel hükümler (eleştiri hakkı vb) uygulanır. Kesinlikle ispat hakkı söz konusu olamaz.
Yansıma biçimleri: Teşebbüs, iştirak ve içtima konusunda herhangi bir özellik arz etmez.
Kovuşturma: Şikayete bağlı bir suçtur. Sınırlı sayıda kişi şikayet edebilir: altsoy/üstsoy/eş ve kardeşler. (m.131)
ÖLÜLERİN CESET VE KEMİKLERİNİ TAHKİR SUÇU
130/2’de yer alır.
Korunan değer: ölüye karşı gösterilen saygı ve ölünün insanlık değeridir.
Fiil: Seçenekli davranışlı bir suçtur: kemiklerin kısmen veya tamamen alınması ya da tahkir edici fiillerde bulunulması.
Almak, kendi egemenlik alanına geçirmektir (fiili hakimiyet kurma ile tamamlanır). Vücuda eklenmiş protez, takma diş. vs.nin alınması bu kavrama girmez. Mumyalar ise girer. Mumya, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 2. Maddesi kapsamında sayılabilirse bu Kanunun 65.maddesi bakımından mumyanın alınması suç teşkil eder. (fikri içtima) İnsan külleri girmez.
Tahkir: ölüye saygı ile bağdaşmayan, sözlü nitelikte olmayan, maddi fiiller.
Manevi unsur: Kasıtlı bir suçtur, olası kasıt yeterlidir.

Hukuka aykırılık unsuru: Otopsi, moleküler genetik inceleme, adli muayene(görevin ifası) vb. sebeplerle hukuka aykırılık ortadan kalkar. Otopsi yasası bu kapsamda göz önünde tutulmalıdır. Yasaya uygunluk hukuka uygunluktur. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun tanıdığı hakkın kullanımı söz konusu olabilir.
Yansıma biçimleri: Teşebbüs iştirak ve içtima bakımından özellik arz etmez.
Kovuşturma: şikâyete tabidir. Ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayet edilebilir.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
CB görevi and içme ile başlar. Öncesinde m.125 uygulanır.
Bakanlık savcıya izin verirken gerekçe göstermez; aksi takdirde yargıya yol göstermiş olur.
Korunan değer: devlet ve cb.’nin kişiliği CB’ nin siyasi bir kişilik olması sebebiyle AİHM eleştiri hakkını geniş tutar. Bu kapsamda haber verme hakkı da söz konusu olabilir. Ancak haber güncel, gerçek olmalı ve hakaret derecesine varmayan sözler ile haber arasında nedensellik bağı bulunmalı.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU

YARGITAY BAŞKANLIĞI
4. Ceza Dairesi 2020/22763 E. , 2021/9613 K.
“İçtihat Metni”
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine
göre dosya görüşüldü:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre
yapılan incelemede;
Hakaret suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın beraatine dair, … 1. Asliye
Ceza Mahkemesi’nce verilen 23/03/2016 tarih ve 2015/566 esas, 2016/383 sayılı kararın katılan …
vekili tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı kararıyla;
“Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla
birlikte, katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında
söylediği hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu
sözlerin ses kaydına alındığı ve 155 polis imdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya
konu olayın tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu
suretle olay kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son
cümlesinde düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği
gözetilerek TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken sanığın beraatine karar
verilmesi,” gerekçesiyle oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir.
I-Yerel Mahkemenin Direnme Kararının Kapsamı
… 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/10/2019 gün ve 2019/326 esas 2019/1045 sayılı kararında;
“Tüm dosya kapsamının incelenmesinden; 07/07/2014 tarihinde sanığın gece saat 23:10 sıralarında…
Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattını arayarak “bu akşam bağlanan bir araç var 55 NR 006
paşam sizin şahsınızı tenzih ederim, … Emniyet Müdürünü, Valinin, Cumhurbaşkanının ve Başbakanın
ta anasını avradını sinkaf edeyim, ben o arabayı bağlayanın ta anasını avradını sinkaf edeyim” dediği,
kayıt altına alınan tutanaktan dinlenen tanık beyanlarından sanığın polis imdat hattını aradığına yönelik
ikrarından anlaşılmıştır. Ancak sanığın üzerine atılı suç gıyapta hakaret suçu olup, sanığın söylediği
sabit olan bu sözleri en az 3 kişiye ihtilat edecek şekilde söylemesi gerektiği anlaşıldığından ve sanığın
yalnızca 155 polis imdat hattında bulunan polis memuruna hitaben bu sözü söylediği ve ihtilat
unsurunun gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Bu itibarla;
Her ne kadar sanık hakkında müşteki …’a ve katılanlar … ve …’a karşı kamu görevlilerine karşı
görevlerinden dolayı zincirleme hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 125/3-a, 43/2. maddeleri uyarınca
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; yüklenen fiilin kanunda suç olarak
tanımlanmamış olması nedeni ile CMK’nın 223/2-a maddesi gereğinc BERAATİNE, karar verilmiştir.
Mahkememizin 2015/566 esas, 2016/383 karar numaralı işbu hükmü; süresinde yapılan temyiz
üzerine; T.C. Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin Esas No: 2016/15496, Karar No: 2019/12086 numaralı,
23/01/2019 tarihli ilamı ile; “…Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler
ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1
YARGITAY BAŞKANLIĞI
Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla birlikte,
katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında söylediği
hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu sözlerin ses
kaydına alındığı ve 155 Polis İmdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya konu olayın
tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu suretle olay
kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son cümlesinde
düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği gözetilerek TCK’nın
125/3-a maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken sanığın beraatine karar verilmesi,” gerekçesi ile
bozulmasına karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; sanığın savunması, alınan beyanlar, tutanaklar,
soruşturma aşamasında alınan beyanlar, nüfus ve adli sicil kayıtları, Yargıtay bozma ilamı, bozma
kararına muhalif olan üye …’ın karşı oyunun gerekçesi içeriği ve tüm dosya kapsamı hep birlikte
değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
Mahkememizin 2015/566 esas, 2016/383 karar numaralı hükmünün bozulmasına dair; Yargıtay 18.
Ceza Dairesi’nin 2016/15496 esas, 2019/2086 karar numaralı bozma ma kararına; 5320 sayılı
Kanun’un 8/1 maddesi delaleti ile 1412 sayılı CMUK 326/3. maddesi gereğince direnilmesine, karar
verilmiştir.
Bu cümleden olarak;
Her ne kadar sanık … hakkında hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise
de; yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK’nın 223/2-a maddesi
gereğince sanığın beraatine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki
gerekçeyle, Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı kararına direnildiği
görülmektedir.
II-Hukuksal Değerlendirme
Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla birlikte,
katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında söylediği
hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu sözlerin ses
kaydına alındığı ve 155 Polis İmdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya konu olayın
tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu suretle olay
kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son cümlesinde
düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği gözetilerek TCK’nın
125/3-a maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği anlaşıldığından, Yerel Mahkemece
sanığın beraatine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve Yerel Mahkemenin direnme hükmünün bu
yönden yerinde olmadığı değerlendirilmekle;
III-Karar
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı bozma kararındaki gerekçeye
göre Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak,
6763 sayılı Yasa’nın 36.maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 307/3. maddesi hükmüne göre
dosyanın Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 17/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 2
YARGITAY BAŞKANLIĞI
(Muhalif)(Muhalif)
Karşı Oy
A-Olay: … Cumhuriyet Başsavcılığı 12/10/2015 gün 2015/14456 sayılı iddianame ile; 07/07/2014
tarihinde mağdurlara hakaret eden İbrahim Kelekçi’nin TCK’nın 125/1, 125/3-a, 43/2, 53/1-2.
maddeleri gereğince cezalandırılması için iddianame düzenlemiş. … 1. Asliye Ceza Mahkemesi yaptığı
yargılama sonrası 23/03/2016 gün 2016/383 sayılı kararıyla sanığın beraatine karar vermiş, bu karar
süresi içerisinde temyiz edilmiş ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 23/01/2019 gün 2019/2086 sayılı kararıyla
oy çokluğu ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
… 1. Asliye Ceza Mahkemesi bozma sonrası yaptığı yargılamada 10/10/2019 gün 2019/326 esas,
2019/1045 sayılı kararı ile beraat kararında direnmiştir. Bu karar süresi içerisinde temyiz edilmiş ve
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 21/03/2021 gün ve 2021/9613 sayılı kararıyla Yerel Mahkemenin direnme
kararını yerinde görmeyerek dosyanın Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesine oy çokluğuyla karar
vermiştir.
Yüksek Daire’nin gönderme kararına katılmıyorum, usul ve yasaya uygun bulunan… 1. Asliye Ceza
Mahkemesi’nin 10/10/2019 gün 2019/1045 karar sayılı beraat kararının onanması gerektiği
kanısındayım.
B-Nedenler: Hakaret suçu TCK’nın 125. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre hakaret suçu
huzurda, gıyapta veya iletilmek kastıyla işlenebilir.
a)Huzurda işlenmesinde fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesi halidir. Bu durumda mağdur hakareti
doğrudan öğrenmiş olur. Suçun huzurda işlenmesi mutlak fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz
yüze olmasını gerektirmez. Sanık fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hareketlerin mağdur tarafından
doğrudan duyulabileceğini, görülebileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda suç huzurda işlenmiş
sayılır.
b)TCK’nın 125/2. fıkrasında hakaretin ileti yoluyla işlenmesi hali düzenlenmiştir. Fiilin mağduru
muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen
cezaya hükmolunur denilmiştir. İleti yoluyla hakarette failin kullandığı vasıtalarla mağduru hedef
aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenilebileceğinin istenmesi gerekir. Şayet ileti
mağdurdan başkasına gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise hakaret suçu
oluşmayacaktır. Fail mağdurun öğrenmesi amacıyla hareket etmiş olmalıdır. İleti yoluyla hakaretin
cezalandırılması için sanığın hakaretini mağdurun öğrenmesini isteme amacıyla hareket etmesi gerekir.
Başka bir ifade ile sanığın ileti kastı ile hakaret etmesi gerekir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/12396
sayılı kararında sanığın iletme kastı olmaksızın mesajı başka birine gönderdiği anlaşılmakla, suçun
unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
c)TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi
gereklidir. Belli somut bir durum ve olgunun isnat edilmesi suretiyle kişinin şeref ve saygınlığını
zedelenmesi. Genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla kişinin değersizleştirilmesi, rencide
edilmesi hakaret suçunu oluşturur. Hakaret suçu doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik
haklarına saldırıdır. Hakaret suçu ile sosyal bir kavram olan şeref ve kişinin öz saygısı korunmaktadır.
Mağdurun yüzüne karşı hakaret ve mağduru hedef alan meyil, mektup ve benzeri yöntemlerle yapılan
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 3
YARGITAY BAŞKANLIĞI
hakaret mağdurun yüzüne karşı işlenmiş sayılır. Mağdurun yokluğunda hakaret suçu hakaret edenin
söz ve davranışlarının en az üç kişi tarafından öğrenilmesi veya algılanılması ile oluşabilir. Bu suçun
unsurudur, ispat ayrı bir durumu gerektirir.
Mağdur hakaret edilen ortamda yoksa kanun hakaret fiilinin üç kişiyle ihtilat halinde işlenmesi şartını
aramaktadır. Üç kişinin aynı yerde olması gerekli değildir. Önemli olan üç kişinin hakaret fiilini
öğrenmesi veya algılamasıdır. Sanık en az üç kişinin bu fiili öğrenmesini isteyecek şekilde hareket etmiş
olmalıdır. Sanık mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi
gerekir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Bu fiili muhatapların bizzat
anlamaları, vakıf olmaları veya algılamaları gereklidir. Fiilin en az üç kişiyle ihtilat edilerek işlenmesi
gıyapta hakaret suçunun unsurudur. Gıyapta hakaret suçunun oluşması için sanığın en az üç kişiye aynı
anda veya kısa zaman dilimi içinde hakaret içeren sözlerin aynısını veya benzerini ifade etmesi gerekir.
Yasalarımızda 155 Çağrı Hattı’yla ilgili bir düzenleme olmadığı, bu hususun 112 Acil Çağrı Merkezleri’nin
kuruluş, görev ve çalışma yönetmeliği ile elektronik haberleşme sektöründe Acil Yardım Çağrı
Merkezlerine İlişkin Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Çağrı Merkezlerini arayıp üçüncü bir kişiye hakaret edilmesi gıyapta hakaret fiilini oluşturur. Bu
telefonlarda yapılan konuşmaların dinleyen memurca duyulması ve kayıt altına alınması veya tutanağa
bağlanması delil veya tespit mahiyetinde işlemlerdir.
Eylemin ilgisine göre gerekli kuruma gönderilmesi CMK’nın 158. maddesi ve 112 Acil Çağrı Yönetmelik
Hükümleri’nin gereğidir.
Bu merkezlere yapılan aramaların ne tür bir usule tabii olduğu 112 Acil Çağrı Merkezi Yönetmeliği’nde
düzenlenmiştir. Bu Yönetmeliğin 22. maddesine göre yapılan işlemler gizlidir ve gizliliğin ihlalinde
Yönetmeliğin 23/1. fıkrası ile Adli ve İdari işlemler derhal başlatılır denilerek eylem suç olarak kabul
edilmiştir.
Çağrıya konu eylem suç ise Yönetmeliğin 23/3. fıkrası ile Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilmesi esası
getirilmiştir.
Çağrı Merkezleri’nde konuşmanın kim tarafından dinleneceği, kayda alınacağı Yönetmelikte
gösterilmiştir. 112 Acil Çağrı Yönetmeliği’ne göre görevlendirilen bir kişi konuşmada çağrı alıcısı olarak
görevlendirilir, bu görevlendirilen memur karşı tarafı dinler, muhatap olur, konuşmayı kayda alır ve
olayın tanığı sıfatını kazanır.
Bir kişinin duyduğu ve tespit ettiği beyanın başka kişilere aktarması ihtilat unsurunu gerçekleştirmez.
Sanığın hakaret eylemini birden çok kişiye söylemesi yönünde kastının olması gerekir, sanığın birden
çok kişiye hakaret eylemini söyleme kastıyla hakaret etmediği durumda eylemin genişletici yorumla
hareket edilerek suç haline getirilmesi, hukuken sakıncalı durum yaratır. Sanık en az üç kişiyi arayıp bu
eylemini tekrar etmediği sürece ihtilat unsurunun gerçekleşmediğini ve gıyapta hakaret suçunun
unsurlarının oluşmadığını kabul etmek gerekir.
Sanığın ihtilat kastı olmaksızın bir memur tarafından düzenlenen veya kayda alınan tutanağın resmi
olarak değişik aşamalarda işlem görmesi, sanığın bilgisi ve isteği dahilinde değil, idarenin düzenlediği
Yönetmelik Hükümleri içeriğince yapılan bir işlemdir. Sanığın bu usulü biliyor olması hukuki sonucu
değiştirmez.
C-Sonuç: TCK’nın 125. maddesi ve suç ve cezada kanunilik, dar yorum ilkeleri dikkate alındığında, 112
Acil Çağrı Yönetmelik Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde gıyapta hakaret suçunda unsur veya
cezalandırma şartı olarak aranan ihtilat unsurunun bu olayda gerçekleşmediği, unsurları oluşmayan
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 4
YARGITAY BAŞKANLIĞI
hakaret suçundan Yerel Mahkemenin beraat kararı vermesinin hukuka uygun olduğu.
Tüm bu nedenlerle beraat kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, hükmün Ceza Genel
Kurulu’na gönderilmesi düşüncesine katılmıyoruz.

HAKARET SUÇU

Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek (“aşağılayacak”) nitelikte somut bir fiil veya olgu (“olay”) isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.  ihtilat = karşılaşma (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.  eşdeğer kabul ediliyor
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
3. fıkra nitelikli haller, 4. fıkra içtima. Cezalandırılabilirlik koşulları sınırlandırılmamış fakat m.127 ve 129’da hukuka aykırılık ile kusurluluk düzenlemeleri bulunuyor.
Korunan değer: şeref, dış şeref
Suçun unsurları
Fail: herkes tarafından işlenebilir. Ancak gerçek kişiler fail olabilir.
Basın yoluyla işlenirse Basın Yasası (objektif sorumluluk öngörür) söz konusu olur. Öncelikle eser sahibi, bulunamıyorsa yazı işleri müdürü, vs. cezalandırılır. Objektif sorumluluk çünkü kasıt kavramından uzaklaşıyor.
Mağdur: herkes olabilir. Kural olarak yaşayan insanlara karşı işlenir. Ancak kişilerin anılarına, hatıralarına karşı işlenirse m.130’da cezalandırılmıştır.
Kamu görevlisine karşı yerine getirdiği görev sebebiyle işlenirse ağırlaştırıcı sebeptir.
Tüzel kişinin mağdur olup olamayacağı tartışması bakımından hoca tüzel kişinin yöneticilerinin
mağduriyetini kabul etmektedir.
m.126’ya göre hakaret suçunda mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğundan tereddüt edilmeyecek ise hem adı
belirtilmiş hem de hakaret edilmiş sayılır denilerek karine getirilmiştir.
Mağdurun belirlenmesi
Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
Fiil: Bu bir soyut tehlike suçudur. Seçenekli hareketlerle işlenebilen suçtur. Hakaretin dış şerefi daha çok ihlal ettiğini unutmamak gerekir. sırf davranış suçudur. İstisnai olarak (mektup vb. ile) bu suç parçalanabilir. İhmali olarak işlenemez.
Suçun ihlal boyutu: şeref ve saygınlığı örselemesi gerekir. somut olay bazında yakınma mı aşağılama mı karar verilmeli. Bu bakımdan mağdur bakımından bakmak da lazım. Çok alıngan bir insan bakımından sövme niteliğini taşıyabilir. Mağdurun içinde yaşadığı topluluk da göz önünde bulundurulmalı.

İsnat aşağılayıcı bir isnat olmalı. Kişinin hem iç hem dış şerefini örseleyecek. Bu davranışların suç olup olmaması ülkelere ve bölgelere değişiklik gösterebilir (şaka olarak kabul edilmesi vs)
Fail, kişinin suç teşkil edecek nitelikte bir eylemi isnat eder. Geleceğe yönelik henüz işlenmemiş bir eylemin yüklenmesi sövme teşkil etmez. Eski yasaya göre hakaret boyutuna ulaşmamış, sövme boyutunda kalmış olur. Somut eylemin yükletilip yükletilmediği Yargıç tarafından takdir edilir; somut nitelik geçmişte gerçekleşmiş olmasından kaynaklanır.
Sadece “hırsızsın, hırsızlık yaptın” şeklinde bir isnat sövme niteliğinde olur; somut olarak “ayşenin evinde hırsızlık yaptın” fiilini yüklemek hakaret niteliğini taşır. (yeni yasada eşit kabul ediliyor?) Yükletilen eylemin gerçek dışı olmaması
gerekir. Bu noktada bölgenin gelenekleri önem arz eder.
Sövme bölgelere göre değişiklik gösterebilir fakat eylem isnadı taşımaz; yalnızca değer yargısı içerir. Yargıtay önüne sıkça gelen bir konu da bedduanın sövme olup olmadığıdır. Yargıtay’ın kamu görevlisine yapılan bir eleştiri/bedduanın sövme niteliğini taşıdığına yönelik sürekli içtihadı vardı. Sövmenin resimle, şekille vb. de gerçekleştirilmesi mümkündür.
Huzurda – yoklukta hakaret olmak üzere türleri vardır. Kişinin yüzüne karşı hakarette mağdurun duyabilecek durumda olması gerekir. Yoklukta hakaret halinde fail en az 3 kişi huzurunda bu suçu işlemiş olmalıdır. İsabetli bir düzenleme değildir. Duruma göre 1 tanık bile yargıcın karar vermesine yeterli olabilir. Huzurdaki hakaret bakımından, kişinin işitmese bile doğrudan doğruya öğrenebilecek konumda olması gerekir. Telefonla, iletişim araçları yoluyla vs. Yapılan hakaret de huzurunda hakaret olarak değerlendirilir. Basın yoluyla yapılan ise yoklukta hakaret sayılır. Yoklukta hakaret,
illa 3 kişinin aynı anda bulunduğu ortamda yapılmak zorunda değildir; ayrı ayrı 3ünün huzurunda yapılması yeterlidir.
Burada objektif bir cezalandırılabilme koşulu öngörülmüştür. Eylem oluşmuştur fakat 3 kişi olmadıkça cezalandırılabilir değildir. İhtilata tanık olanların yeterli zekâya sahip olmaması fark etmez, işitmeleri ile koşul gerçekleşmiş olur.
Suçun manevi ögesi: kasıtlı suçtur. Doğrudan – dolaylı olabilir. Tasarlama mümkün değildir. Hareketin objektif olarak, o çevrede hareket niteliğini taşıdığının bilinci yeterlidir.
Hukuka aykırılık unsuru özellik taşımaz. Meşru savunma söz konusu olmaz. AİHM kararları ışığında, şeref değerinin insan yaşamı kadar önemli olması söz konusu olabilir. Bu bakımdan şeref değerinin insan yaşamı kadar vazgeçilmez olduğu söylenebilir. Bu nedenle tasarruf edilebilecek haklardan olmadığı ve rızanın hukuka uygunluk sebebi olmayacağı söylenebilir.
Hukuka aykırılık ögesini kaldıran en önemli nokta iddia ve savunma müesseseleri bakımından karşımıza çıkar (hakkın kullanımı). Yasa koyucu, m. 128’deki düzenlemeyi AY 74’te yer alan ‘dilekçe hakkı’nın sonucu olarak yapmıştır.

İddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde (“sövme”) bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

hukuka uygunluk sebebi ise
Öfke ve gazap irade yeteneğini etkilediği için TCK 29 ya da hakkın kullanılmasında aşırıya gidilmesi durumunda hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması (TCK 27/1) söz konusu olur.
Eleştiri hakkı da hukuka uygunluk sebeplerinden birisidir. Eleştiri hakkı, olayla ilgili, hakaret boyutuna dönüşmemiş sözler için geçerlidir. Bir suçu ihbar etmekle kendini görevli sayan gazeteci veya yurttaşın hakkı da korunmalıdır. Bunun dışında basın özgürlüğü kapsamında haber verme hakkı da hukuka uygunluk sebebidir. (güncel olmalı, kamu yararı bulunmalı, ölçülülük şartı sağlanmalı)
İsnadın ispatı yalnızca hakaret suçuna özgü bir hukuka uygunluk nedenidir. AY 39’da bu hak yalnızca kamu görevlileri bakımından düzenlenmişti. Konusu suç teşkil etmeyen isnatlarda, ispat isteminin kabulü için iki halden birinin gerçekleşmiş olması gerekir:
– Kamu yararı ya da
– Hakarete uğrayan karşı taraftan ispat istemesi/ispata razı olması
İsnadın ispatı
Madde 127- (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle
hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.
Mahkumiyet kararı kesinleşmiş olmalıdır. Başka mahkeme önündeki dava bekletici sorun yapılmasını gerektirir.
Suçun nitelikli halleri:
kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu işleme (sövme ya da olay isnadı şeklinde olabilir) görevle arasında nedensellik bağı bulunmalı.
suçun dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce/kanaatlerin değiştirilmesi/uygulanması/dile getirilmesi vb. sebebiyle  hem inanç özgürlüğü hem şerefi korunur.
Kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerinden hareketle.  hem şerefi hem inanç özgürlüğünü koruyor
Alenen işleme
Kusurluluk: m. 129, haksız tahrik maddesinin özel bir biçimidir.
Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Bu koşulların dışında kalan hallerde genel nitelikteki m.29 haksız tahrik hükmü uygulanır. Haksız fiil mutlaka hakaret edene karşı işlenmiş olabilir. Başka birine karşı gerçekleştirilmesi halinde m.29 uygulanabilir. Yaralama da aynı şekilde. 3. Fıkra bakımından takdir yetkisi vardır.
Kişinin makul derecede yakınlarına karşı hakaret edilmiş olması halinde de hem hakaret edilenin hem de buna karşılık hakaret suçunu işleyen failin şerefi aşağılanmış olacağı için Madde 129 uygulama alanı bulabilir.
Yansıma biçimleri
Kural olarak teşebbüse elverişli değil fakat mektupla, yazıyla işlendiğinde olur. Her türlü şekilde iştirak edilebilir.
İçtimanın çeşitli şekilleri söz konusu olabilir. Gerçek, zincirleme, fikri. Belli bir topluluğa yönelik olması halinde aynı neviden fikri içtima hükmü uygulanır.
Kovuşturma
Şikayete bağlı suçlardandır. M.253’deki uzlaşma hükümleri uygulanır. İstisnası kamu görevlilerine karşı
görevlerinden dolayı işlenmesi bakımından söz konusudur çünkü burada 2 değer korunur: devlet değeri ve kişi değeri.

KİŞİNİN HATIRASINA HAKARET SUÇU
Kişinin hatırasına hakaret
Madde 130- (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla
kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.
(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Tartışma: korunan değer nedir? Ölenin yakınlarının saygı duygusu ve ölenin insanlık değerine saygı ögesinin korunduğunu iddia edenlere karşılık toplumsal ahlak açısından kök salmış değerlerin korunduğunu iddia edenler olmakla beraber bunları bir arada kabul etmek gerekir.
Maddi unsur: ölene yönelik isnadın hatıraya saygısızlık teşkil edecek derecede olması gerekir. suçun oluşumu için hakaretin yaşayan kişilerin bilgisine ulaşması gerekir. Bölgesel farklılıklar dikkate alınmalı.
Manevi unsur: Ancak kasıtlı olarak işlenebilir. Kişinin ölü olduğu konusunda bir yanılgı söz konusu ise kasıt unsuru ortadan kalkmış olur. 3 kişinin bulunması cezalandırılabilir olma şartı değil suçun bir unsuru yani kastın kapsamında yer alır.
Hukuka uygunluk nedenleri bakımından genel hükümler (eleştiri hakkı vb) uygulanır. Kesinlikle ispat hakkı söz konusu olamaz.
Yansıma biçimleri: Teşebbüs, iştirak ve içtima konusunda herhangi bir özellik arz etmez.
Kovuşturma: Şikayete bağlı bir suçtur. Sınırlı sayıda kişi şikayet edebilir: altsoy/üstsoy/eş ve kardeşler. (m.131)
ÖLÜLERİN CESET VE KEMİKLERİNİ TAHKİR SUÇU
130/2’de yer alır.
Korunan değer: ölüye karşı gösterilen saygı ve ölünün insanlık değeridir.
Fiil: Seçenekli davranışlı bir suçtur: kemiklerin kısmen veya tamamen alınması ya da tahkir edici fiillerde bulunulması.
Almak, kendi egemenlik alanına geçirmektir (fiili hakimiyet kurma ile tamamlanır). Vücuda eklenmiş protez, takma diş. vs.nin alınması bu kavrama girmez. Mumyalar ise girer. Mumya, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 2. Maddesi kapsamında sayılabilirse bu Kanunun 65.maddesi bakımından mumyanın alınması suç teşkil eder. (fikri içtima) İnsan külleri girmez.
Tahkir: ölüye saygı ile bağdaşmayan, sözlü nitelikte olmayan, maddi fiiller.
Manevi unsur: Kasıtlı bir suçtur, olası kasıt yeterlidir.

Hukuka aykırılık unsuru: Otopsi, moleküler genetik inceleme, adli muayene(görevin ifası) vb. sebeplerle hukuka aykırılık ortadan kalkar. Otopsi yasası bu kapsamda göz önünde tutulmalıdır. Yasaya uygunluk hukuka uygunluktur. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun tanıdığı hakkın kullanımı söz konusu olabilir.
Yansıma biçimleri: Teşebbüs iştirak ve içtima bakımından özellik arz etmez.
Kovuşturma: şikâyete tabidir. Ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayet edilebilir.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
CB görevi and içme ile başlar. Öncesinde m.125 uygulanır.
Bakanlık savcıya izin verirken gerekçe göstermez; aksi takdirde yargıya yol göstermiş olur.
Korunan değer: devlet ve cb.’nin kişiliği CB’ nin siyasi bir kişilik olması sebebiyle AİHM eleştiri hakkını geniş tutar. Bu kapsamda haber verme hakkı da söz konusu olabilir. Ancak haber güncel, gerçek olmalı ve hakaret derecesine varmayan sözler ile haber arasında nedensellik bağı bulunmalı.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU

YARGITAY BAŞKANLIĞI
4. Ceza Dairesi 2020/22763 E. , 2021/9613 K.
“İçtihat Metni”
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine
göre dosya görüşüldü:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre
yapılan incelemede;
Hakaret suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın beraatine dair, … 1. Asliye
Ceza Mahkemesi’nce verilen 23/03/2016 tarih ve 2015/566 esas, 2016/383 sayılı kararın katılan …
vekili tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı kararıyla;
“Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla
birlikte, katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında
söylediği hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu
sözlerin ses kaydına alındığı ve 155 polis imdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya
konu olayın tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu
suretle olay kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son
cümlesinde düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği
gözetilerek TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken sanığın beraatine karar
verilmesi,” gerekçesiyle oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir.
I-Yerel Mahkemenin Direnme Kararının Kapsamı
… 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/10/2019 gün ve 2019/326 esas 2019/1045 sayılı kararında;
“Tüm dosya kapsamının incelenmesinden; 07/07/2014 tarihinde sanığın gece saat 23:10 sıralarında…
Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattını arayarak “bu akşam bağlanan bir araç var 55 NR 006
paşam sizin şahsınızı tenzih ederim, … Emniyet Müdürünü, Valinin, Cumhurbaşkanının ve Başbakanın
ta anasını avradını sinkaf edeyim, ben o arabayı bağlayanın ta anasını avradını sinkaf edeyim” dediği,
kayıt altına alınan tutanaktan dinlenen tanık beyanlarından sanığın polis imdat hattını aradığına yönelik
ikrarından anlaşılmıştır. Ancak sanığın üzerine atılı suç gıyapta hakaret suçu olup, sanığın söylediği
sabit olan bu sözleri en az 3 kişiye ihtilat edecek şekilde söylemesi gerektiği anlaşıldığından ve sanığın
yalnızca 155 polis imdat hattında bulunan polis memuruna hitaben bu sözü söylediği ve ihtilat
unsurunun gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Bu itibarla;
Her ne kadar sanık hakkında müşteki …’a ve katılanlar … ve …’a karşı kamu görevlilerine karşı
görevlerinden dolayı zincirleme hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 125/3-a, 43/2. maddeleri uyarınca
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; yüklenen fiilin kanunda suç olarak
tanımlanmamış olması nedeni ile CMK’nın 223/2-a maddesi gereğinc BERAATİNE, karar verilmiştir.
Mahkememizin 2015/566 esas, 2016/383 karar numaralı işbu hükmü; süresinde yapılan temyiz
üzerine; T.C. Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin Esas No: 2016/15496, Karar No: 2019/12086 numaralı,
23/01/2019 tarihli ilamı ile; “…Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler
ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1
YARGITAY BAŞKANLIĞI
Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla birlikte,
katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında söylediği
hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu sözlerin ses
kaydına alındığı ve 155 Polis İmdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya konu olayın
tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu suretle olay
kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son cümlesinde
düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği gözetilerek TCK’nın
125/3-a maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken sanığın beraatine karar verilmesi,” gerekçesi ile
bozulmasına karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; sanığın savunması, alınan beyanlar, tutanaklar,
soruşturma aşamasında alınan beyanlar, nüfus ve adli sicil kayıtları, Yargıtay bozma ilamı, bozma
kararına muhalif olan üye …’ın karşı oyunun gerekçesi içeriği ve tüm dosya kapsamı hep birlikte
değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
Mahkememizin 2015/566 esas, 2016/383 karar numaralı hükmünün bozulmasına dair; Yargıtay 18.
Ceza Dairesi’nin 2016/15496 esas, 2019/2086 karar numaralı bozma ma kararına; 5320 sayılı
Kanun’un 8/1 maddesi delaleti ile 1412 sayılı CMUK 326/3. maddesi gereğince direnilmesine, karar
verilmiştir.
Bu cümleden olarak;
Her ne kadar sanık … hakkında hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise
de; yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK’nın 223/2-a maddesi
gereğince sanığın beraatine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki
gerekçeyle, Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı kararına direnildiği
görülmektedir.
II-Hukuksal Değerlendirme
Sanığın suç tarihinde 155 Polis İmdat hattını arayarak, temyize gelmeyen müşteki ve mağdurla birlikte,
katılan …’e hitaben gıyabında hakaret içerikli sözler söylediği, sanığın katılan …’in gıyabında söylediği
hakaret içerikli sözleri, yalnızca hattaki polis memuruna söylemesine karşın, bahse konu sözlerin ses
kaydına alındığı ve 155 Polis İmdat hattında görevli polis memurları tarafından yargılamaya konu olayın
tutanak altına alınıp bu tutanağın resmi olarak değişik aşamalarda işlem gördüğü, bu suretle olay
kapsamında katılanın yokluğunda gerçekleşen hakaret suçunun TCK’nın 125/1-son cümlesinde
düzenlenen, birlikte ya da dağınık en az üç kişi ile ihtilat unsurunun gerçekleştiği gözetilerek TCK’nın
125/3-a maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği anlaşıldığından, Yerel Mahkemece
sanığın beraatine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve Yerel Mahkemenin direnme hükmünün bu
yönden yerinde olmadığı değerlendirilmekle;
III-Karar
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Dairemizin 23/01/2019 tarih ve 2016/15496 E. – 2019/2086 K. sayılı bozma kararındaki gerekçeye
göre Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak,
6763 sayılı Yasa’nın 36.maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 307/3. maddesi hükmüne göre
dosyanın Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 17/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 2
YARGITAY BAŞKANLIĞI
(Muhalif)(Muhalif)
Karşı Oy
A-Olay: … Cumhuriyet Başsavcılığı 12/10/2015 gün 2015/14456 sayılı iddianame ile; 07/07/2014
tarihinde mağdurlara hakaret eden İbrahim Kelekçi’nin TCK’nın 125/1, 125/3-a, 43/2, 53/1-2.
maddeleri gereğince cezalandırılması için iddianame düzenlemiş. … 1. Asliye Ceza Mahkemesi yaptığı
yargılama sonrası 23/03/2016 gün 2016/383 sayılı kararıyla sanığın beraatine karar vermiş, bu karar
süresi içerisinde temyiz edilmiş ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 23/01/2019 gün 2019/2086 sayılı kararıyla
oy çokluğu ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
… 1. Asliye Ceza Mahkemesi bozma sonrası yaptığı yargılamada 10/10/2019 gün 2019/326 esas,
2019/1045 sayılı kararı ile beraat kararında direnmiştir. Bu karar süresi içerisinde temyiz edilmiş ve
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 21/03/2021 gün ve 2021/9613 sayılı kararıyla Yerel Mahkemenin direnme
kararını yerinde görmeyerek dosyanın Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesine oy çokluğuyla karar
vermiştir.
Yüksek Daire’nin gönderme kararına katılmıyorum, usul ve yasaya uygun bulunan… 1. Asliye Ceza
Mahkemesi’nin 10/10/2019 gün 2019/1045 karar sayılı beraat kararının onanması gerektiği
kanısındayım.
B-Nedenler: Hakaret suçu TCK’nın 125. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre hakaret suçu
huzurda, gıyapta veya iletilmek kastıyla işlenebilir.
a)Huzurda işlenmesinde fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesi halidir. Bu durumda mağdur hakareti
doğrudan öğrenmiş olur. Suçun huzurda işlenmesi mutlak fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz
yüze olmasını gerektirmez. Sanık fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hareketlerin mağdur tarafından
doğrudan duyulabileceğini, görülebileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda suç huzurda işlenmiş
sayılır.
b)TCK’nın 125/2. fıkrasında hakaretin ileti yoluyla işlenmesi hali düzenlenmiştir. Fiilin mağduru
muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen
cezaya hükmolunur denilmiştir. İleti yoluyla hakarette failin kullandığı vasıtalarla mağduru hedef
aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenilebileceğinin istenmesi gerekir. Şayet ileti
mağdurdan başkasına gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise hakaret suçu
oluşmayacaktır. Fail mağdurun öğrenmesi amacıyla hareket etmiş olmalıdır. İleti yoluyla hakaretin
cezalandırılması için sanığın hakaretini mağdurun öğrenmesini isteme amacıyla hareket etmesi gerekir.
Başka bir ifade ile sanığın ileti kastı ile hakaret etmesi gerekir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/12396
sayılı kararında sanığın iletme kastı olmaksızın mesajı başka birine gönderdiği anlaşılmakla, suçun
unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
c)TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi
gereklidir. Belli somut bir durum ve olgunun isnat edilmesi suretiyle kişinin şeref ve saygınlığını
zedelenmesi. Genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla kişinin değersizleştirilmesi, rencide
edilmesi hakaret suçunu oluşturur. Hakaret suçu doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik
haklarına saldırıdır. Hakaret suçu ile sosyal bir kavram olan şeref ve kişinin öz saygısı korunmaktadır.
Mağdurun yüzüne karşı hakaret ve mağduru hedef alan meyil, mektup ve benzeri yöntemlerle yapılan
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 3
YARGITAY BAŞKANLIĞI
hakaret mağdurun yüzüne karşı işlenmiş sayılır. Mağdurun yokluğunda hakaret suçu hakaret edenin
söz ve davranışlarının en az üç kişi tarafından öğrenilmesi veya algılanılması ile oluşabilir. Bu suçun
unsurudur, ispat ayrı bir durumu gerektirir.
Mağdur hakaret edilen ortamda yoksa kanun hakaret fiilinin üç kişiyle ihtilat halinde işlenmesi şartını
aramaktadır. Üç kişinin aynı yerde olması gerekli değildir. Önemli olan üç kişinin hakaret fiilini
öğrenmesi veya algılamasıdır. Sanık en az üç kişinin bu fiili öğrenmesini isteyecek şekilde hareket etmiş
olmalıdır. Sanık mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi
gerekir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Bu fiili muhatapların bizzat
anlamaları, vakıf olmaları veya algılamaları gereklidir. Fiilin en az üç kişiyle ihtilat edilerek işlenmesi
gıyapta hakaret suçunun unsurudur. Gıyapta hakaret suçunun oluşması için sanığın en az üç kişiye aynı
anda veya kısa zaman dilimi içinde hakaret içeren sözlerin aynısını veya benzerini ifade etmesi gerekir.
Yasalarımızda 155 Çağrı Hattı’yla ilgili bir düzenleme olmadığı, bu hususun 112 Acil Çağrı Merkezleri’nin
kuruluş, görev ve çalışma yönetmeliği ile elektronik haberleşme sektöründe Acil Yardım Çağrı
Merkezlerine İlişkin Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Çağrı Merkezlerini arayıp üçüncü bir kişiye hakaret edilmesi gıyapta hakaret fiilini oluşturur. Bu
telefonlarda yapılan konuşmaların dinleyen memurca duyulması ve kayıt altına alınması veya tutanağa
bağlanması delil veya tespit mahiyetinde işlemlerdir.
Eylemin ilgisine göre gerekli kuruma gönderilmesi CMK’nın 158. maddesi ve 112 Acil Çağrı Yönetmelik
Hükümleri’nin gereğidir.
Bu merkezlere yapılan aramaların ne tür bir usule tabii olduğu 112 Acil Çağrı Merkezi Yönetmeliği’nde
düzenlenmiştir. Bu Yönetmeliğin 22. maddesine göre yapılan işlemler gizlidir ve gizliliğin ihlalinde
Yönetmeliğin 23/1. fıkrası ile Adli ve İdari işlemler derhal başlatılır denilerek eylem suç olarak kabul
edilmiştir.
Çağrıya konu eylem suç ise Yönetmeliğin 23/3. fıkrası ile Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilmesi esası
getirilmiştir.
Çağrı Merkezleri’nde konuşmanın kim tarafından dinleneceği, kayda alınacağı Yönetmelikte
gösterilmiştir. 112 Acil Çağrı Yönetmeliği’ne göre görevlendirilen bir kişi konuşmada çağrı alıcısı olarak
görevlendirilir, bu görevlendirilen memur karşı tarafı dinler, muhatap olur, konuşmayı kayda alır ve
olayın tanığı sıfatını kazanır.
Bir kişinin duyduğu ve tespit ettiği beyanın başka kişilere aktarması ihtilat unsurunu gerçekleştirmez.
Sanığın hakaret eylemini birden çok kişiye söylemesi yönünde kastının olması gerekir, sanığın birden
çok kişiye hakaret eylemini söyleme kastıyla hakaret etmediği durumda eylemin genişletici yorumla
hareket edilerek suç haline getirilmesi, hukuken sakıncalı durum yaratır. Sanık en az üç kişiyi arayıp bu
eylemini tekrar etmediği sürece ihtilat unsurunun gerçekleşmediğini ve gıyapta hakaret suçunun
unsurlarının oluşmadığını kabul etmek gerekir.
Sanığın ihtilat kastı olmaksızın bir memur tarafından düzenlenen veya kayda alınan tutanağın resmi
olarak değişik aşamalarda işlem görmesi, sanığın bilgisi ve isteği dahilinde değil, idarenin düzenlediği
Yönetmelik Hükümleri içeriğince yapılan bir işlemdir. Sanığın bu usulü biliyor olması hukuki sonucu
değiştirmez.
C-Sonuç: TCK’nın 125. maddesi ve suç ve cezada kanunilik, dar yorum ilkeleri dikkate alındığında, 112
Acil Çağrı Yönetmelik Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde gıyapta hakaret suçunda unsur veya
cezalandırma şartı olarak aranan ihtilat unsurunun bu olayda gerçekleşmediği, unsurları oluşmayan
05/09/2022 13:58 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 4
YARGITAY BAŞKANLIĞI
hakaret suçundan Yerel Mahkemenin beraat kararı vermesinin hukuka uygun olduğu.
Tüm bu nedenlerle beraat kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, hükmün Ceza Genel
Kurulu’na gönderilmesi düşüncesine katılmıyoruz.