Özel Hayata Saygı Hakkı

“Özel Hayata Saygı Hakkı” konusunda, 22–23 Mayıs 1967 tarihlerinde toplanan kongrede, Kuzey Memleketleri hukukçuları tartışmışlardır. Kuzey Memleketleri Hukukçuları Kongresi Stokholm’de toplanmış özel hayat, konut dokunulmazlığı, iletişim özgürlüğü ve kişilerin dilediği gibi hareket edebilmeleri gibi konular, ilk kez, bu kongrede etraflıca incelenmiştir.

Kongre Kararları “Bulletin de la Commission İnternationale de Juristes”in 1967 Eylül sayısında yayımlanmıştır. Kongre kararları Türkçe’ye Prof. Dr. Faruk Erem tarafından çevrilmiştir. “Kararlar” başlığını taşıyan ilk bölümde “Özel Hayata Saygı Hakkının Niteliği” belirlenmiştir. İnsan yaşamında ve mutluluğunda büyük önem taşıyanözel hayatın gizliliği ve korunması temel insan hakkı kabul edilmiştir. Bu hak kamu makamlarına, topluma ve diğer bireylere karşı korunacaktır. Böylece özel hayata saygı hakkı denilen bu hak, kişinin en ufak dış müdahale olmaksızın, kendi hayatını dilediği gibi sürdürmesi hususunda serbest olması
hakkı olarak gösterilmiştir. Bu hakkın alanı kongre kararlarında genişletilmiştir:

a) Özel ve aile hayatına ve meskene müdahalelere,
b) Beden ve akıl tamlığına, ahlak ve fikir açıklama hürriyetine,
c) Şeref ve haysiyete yönelik tecavüzlere,
d) Söz ve hareketlerin zararlı yorumlarına,
e) Özel hayata ilişkin ve başkasını ilgilendirmeyen haberler yayılmasına,
f) İsminden, kimliğinden, resminden faydalanılmasına,
g Her türlü izleme, gözetleme ve baskı altında tutma hareketlerine,
h) Muhaberata el konulmasına,
ı) Yazılı ve sözlü özel muhaberelerden hüsnüniyetle faydalanılmasına,
i) Meslek sırrı olarak kendisine bildirilen veya kendisinin öğrendiği bilgilerin yayılması şeklindeki müdahaleler de hakkın kapsamı içine alınmıştır .Kongre, günlük hayatta hangi fiil ve eylemlerin yukarıda sayılan müdahaleleri oluşturacağını ayrıca göstermiştir. Buna göre;
a) Kişinin üstünü aramak,
b) Konut dokunulmazlığının ihlali,
c) Tıbbi, ruhi ve bedeni muayeneler,
d) Bir şahıs hakkında üzücü, yalan ve başkalarını ilgilendirmeyen beyanlar,
e) Muhaberata el konulması,
f) Telgraf ve telefon muhaberelerinin dinlenmesi,
g) Elektronik gözleme ve dinleme cihazlarının kullanılması,
h) Gazete muhabirleri veya diğer istihbarat araçları ile taciz,
ı) Özel hayata ilişkin hususların ifşası,
k) Mesleki müşavirler tarafından verilen veya alınan ya da sırla bağlı kamu makamlarına tevdi edilen sırların ifşası,
l) Bir kimsenin gözetlenerek, takip edilerek, dinlenerek veya telefon edilmek suretiyle taciz edilmesi halleri tecavüz fiillerinden bazıları olarak kongrede tartışılmış ve ortaya konmuştur.
Kongre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne bağlı kalmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8.maddesinin ilk fıkrasında kişinin özel ve aile yaşamı, konut dokunulmazlığı ve muhaberatın gizliliği bir
insan hak ve özgürlüğü olarak kabul edilmiştir. İkinci fıkrada, bu hak ve özgürlüklere getirilebilecek sınırlamalar genel bir ifade ile açıklanmıştır. Kongre bu konudaki sınırlamalar bakımından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni benimsemiş ve ülkeleri, bu sözleşme amacına göre serbest bırakmıştır.
Sözleşmenin 8.maddesinin ilk fıkrası “Her şahıs özel ve aile yaşamına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise “Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak ulusal güvenlik, kamu huzuru, ülkenin iktisadi refahı, düzenin korunması için zorunlu ölçüde, kanunun izin vermesi şartıyla gerçekleşebilir” hükmü vardır. Kongre devletlerin ilgili temel hak ve hürriyetlere getireceği sınırlamayı “kanunla öngörülme” veya “demokratik bir toplumda zorunluluk” şeklindeki kriterlere bağlayarak, yapılacak yasal düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine uygun hale getirilmesi gerektiğini kabul etmiştir.