Haksız Rekabet Fiillerinde Tüzel Kişilerin Cezai Sorumluluğu
Bilindiği üzere, Anayasamızın 38. maddesindeki “Ceza sorumluluğunun şahsiliği” kuralı var olduğu sürece tüzel kişiler suç faili olamayacaklardır. TCK da tüzel kişilerin suç faili olabileceklerini kabul etmemektedir. Bu kural gereğince, tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacak, ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar uygulanabilecektir (TCK md. 20/2).
“Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu” başlığını taşıyan TTK 63’ün madde başlığı ile içeriği uyumlu değildir. Haksız rekabette tüzel kişilerin cezai sorumluluğunu düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 65. maddesi kusursuz sorumluluk hali yarattığı gerekçesiyle haklı eleştirilere maruz kalmakta
idi.Belirtilen eleştirilere neden olan 6762 sayılı TTK’nın 65. maddesinin son cümlesindeki “Şu kadar ki; para cezası ve masraflardan hükmi şahıs bu hakiki şahıslarla birlikte müteselsilen mesul olur” kuralı isabetli olarak yeni TTK’ya alınmamıştır. Böylelikle, kamu para cezasından tüzel
kişinin müteselsilen sorumlu tutulmasının Anayasa’nın ve TCK’nın “cezaların şahsiliği” ilkesine aykırılık oluşturduğu tartışması, yeni Kanun’da yer verilmeyen hüküm yönünden ortadan kalmış gözükmektedir.
Yeni TTK, haksız rekabet fiillerinin tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında işlenmesi halinde, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında da 62. maddedeki cezai sorumluluk hükümlerini uygulanacağı ilkesini benimsemiştir (TTK md.63/1-ilk cümle). Anılan kural, bizatihi tüzel kişi ile değil, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları ile ilgili gibi gözükse de kusur esasına dayalı bir sorumluk biçimi değildir.
Her ne kadar, kanun koyucunun bu norm ile sorumlu tuttuğu organın üye veya ortaklarını, tüzel kişinin işleri görülürken daha dikkatli davranmaya sevk ettiği düşünülebilecek ise de, kişinin kendi fiiline dayanmayan böyle bir sorumluluk biçimi cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düşmektedir.
Dolayısıyla, kusur ilkesi açısından yukarıda değindiğimiz problem taşıyan noktalara benzer çekinceler,
tüzel kişilerin cezai sorumluluğu yönünden de aynen geçerlidir. Doktrinde, yerinde olarak “tüzel kişilerin cezalandırılmasının ceza hukukunda çıkarılıp idari ceza hukuku alanına taşınarak idari yaptırımlar ile karşılanmasının mevcut hukuk sistemimize ve suç siyasetine uygun düşeceği” düşüncesi savunulsa da, TTK bu düşünceyi benimsememiştir.
Nitekim, haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ise, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebileceği 63/1. maddenin son cümlesinde belirtilmiştir. Tüzel kişiler yönünden getirilen bu kural, Anayasa ve ceza hukuku ilkeleriyle uyumludur.